İNSANLIĞIMDAN UTANIRIM.. Havanın her soğuduğunda,yağmurun yağdığında Ben hep aynı kabusu görerek uyanırım Bir duvar dibinde, ya da ağaç altında Bazen bir parkın kırık dökük bankında Kimi zaman bir çöp bidonunun başında Yarı beline kadar içine uzanmış Saçı sakalı birbirine karışmış Elleri,gözleri,yüzü, kaderi kapkara Partal elbiseli birini gördüğümde Pembe rüyalardan sıyrılır, ağlarım Boğazım düğümlenir,gözlerim buğulanır Tanrıya isyan eder, insanlığımdan utanırım Ne zaman sıcak odamda, ayaklarımı uzatmış Gözlerimde günü bitirmenin yorgunluğu Elimde bir bardak çay ya da kahvem Yudum yudum içerken mutluluğu Yutkunmanın bir yerinde aklıma takılır Partal giysili adam, elinde kara ekmek Karşıma dikilir, hesap soracak sanırım Çaresizler, kimsesizler düşer aklıma ansızın Üstüme üstüme gelirler ordular gibi.. Ben bu insanları hep tanırım Boğazım düğümlenir,gözlerim buğulanır Tanrıya isyan eder, insanlığımdan utanırım Yolda giderken başımı çevirip arabamın camından Baktığımda dışarıya, çarpık binalar arasında Bir çatı ya da tentenin korunağına sığınmış Ya da bir sinema önünde kendine yer bulmuş Yüreğinde çocukluğunun yaşayamadığı özlemi Omuzlarında sorumluluk taşımanın ezikliği Gözlerinde arayış, bir yolcunun kirli ayakkabılarını Tenekeden taburesi bir koltuğunun altında Diğer elinde derme çatma sandığıyla boyacı çocuğu “Boyıyalım abi” diyen duyulmaz sesini duyarım Boğazım düğümlenir,gözlerim buğulanır Tanrıya isyan eder, insanlığımdan utanırım Bir lokantada ya da evimde, masamda Çala kaşık girişmişken sıcacık yemeğime Gözüm tok, gönlüm tok, karnım tok Aklıma takılır, camlar ardında içini çeken, aç, Elleri cebinde, kursağı boş, evsiz barksız Dünleri ve yarınları bugününden farksız Sümüğünü çekip yalanan sokak çocukları Lokmalar dizilir, geçmez olur boğazımdan Kendimi bir anda vicdansız sanırım Gözyaşlarımı tutamam, boğulur, ıslanırım Boğazım düğümlenir,gözlerim buğulanır Tanrıya isyan eder, insanlığımdan utanırım Gürcan Doğan
|